10 Nisan 2008 Perşembe

gitmek ya da kalamamak...

Gitmek kalamamaktır… kaldıramamaktır bu saatten sonra… yazılarımı çaldın, harflerimi, hecelerimi… boğucu, soğuk odalarda, rahminde saklandığım karanlık gecelerimi çaldın… umutlarıysa hiç istememiştim senden… hüznümü çaldın, siyahlarımda sakladığım…

Git kimin yüzüne tükürüyorsan tükür hiçliğini… ben artık istemiyorum… sıfatlardan geçmiştim çoktan, şimdi isimlerin de önemi yok. Dilime dolanmış saçların siyah mı beyaz mı önemi yok, ben istemiyorum. Zaten silemiyorum ellerinin izlerini düşlerimden. Ağırlıkların boyumdan büyük, küçülürken üstelik ben yetişmeye çalışırken çıkmaz karanlık yollarına. Dönmek zorunda kalmayacağım artık gözlerinin çıkmazlarından. Beklemeyeceğim artık ulaşılmazlıklarını varlığının. Küfürlerim seviyeli olacak ağladığım sabaha karşılarda. Saatler durmuş olacak çoktan, bedeni beş geçe umutlarım. Seni sevmeyeceğim artık, büyümeyecek göz bebeklerim, ellerinin sıcaklığında. Senden vazgeçiyorum, bu şehirden vazgeçiyorum…

Hiç yorum yok: